baktırmak

baktırmak
1./ı, a/ to cause or allow (someone) to look at (someone, something). 2. /ı, a/ to cause (others) to look at (oneself), make a spectacle of (oneself). 3. /ı, dan/ to have or let (somone) to look out (a window, etc.). 4. /ı, a/ to have or let (someone) look after (a child, a sick person, a thing). 5. /ı, a/ to make (one person) look to (another) (for nurture and material support). 6. /ı, a/ to have or let (one person) examine (another person, something). 7. /ı, a/ to have or let (one person) see to (another person, something).

Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • baktırmak — i, e Bakmasına yol açmak, bakmasını sağlamak Hastayı meşhur doktorlara baktırıyoruz. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yere baktırmak — utandırmak, mahcup etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzına baktırmak — kendini zevkle dinletmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzının içine baktırmak — (bir kimse) sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bakurmak — baktırmak II, 83 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • bakıtmak — baktırmak, bakıtmak II, 308 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baktırma — is. Baktırmak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tattırmak — i, e 1) Tatma işini yaptırmak, tadına baktırmak Ben sana mutlaka aşımdan tattıracağım. Ö. Seyfettin 2) mec. Duyurmak, hissettirmek Bunların o insanların hayatında tuttuğu yeri ve onlara kaç zevki birden nasıl tattırdığını anlatır. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • usul — 1. zf., esk. 1) Alçak sesle Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler Karacaoğlan 2) Yavaş bir biçimde 2. is., lü, ç., Ar. uṣūl 1) Kökler, asıllar 2) Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri 3. is., lü, Ar. uṣūl 1) Bir amaca erişmek için… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”